Fransız yazar Pascal Quignard’ın kitabının adıyla taçlansın istedim bu yazı.
Dünyanın bütün sabahlarının deliksiz saflığı, sakinliği, sessizliği çöksün üstüme istedim. Ne kadar gelip geçici olsalar da, tutkularımızla yüzleşmemizdeki emsalsiz güçlerini düşündüm o sabahların.
O sabahlardan nice sabahlarda, heyecandan neredeyse uykusuz kalarak, parfümeri eğitimi aldığım okulun kapısının açılmasını bekleyişimi, derin derin nefeslerle burnumu temizlemeye çalıştığım, dersler bir an önce başlasın, hiç bitmesin, o laboratuvardan hiç çıkmayayım istediğim, katıksız, şüphesiz, kesin söylüyorum: hayatımın en mutlu günlerine döndüm bu satırları kaleme alırken. Amigdala Sentimentals markasınının ve markayı var edecek parfümlerimden bazılarının ilk adımlarına, Grasse Institute of Perfumery (Grasse- Fransa) okulunda geçirdiğim zamanlara, 2017 yazına, 2018’in baharına döndüm.
O sebeple ‘Amigdala’; beynimizde yer alan ve tüm duygu hafızamızın içinde saklandığı o badem büyüklüğündeki bohçaya atıf yapışım, o sebeple Sentimentals; tatlı-buruk, melodik bir hüznün eşlik ettiği tüm o duygusal hallerimize bir methiye aslında markamın adı.
Bir ifade şekli olarak, kendimi, sesimi, renklerimi, dünümü, bugünümü, yarınımı, zamansızlığımı, penceremi dünyanın bütün sabahlarına açabilmenin tarifsiz hazzını, kokular, burun, beyin hattında buldum ben. Tutku buydu. Kokulardan koku yaratabilmek… Bu anlarda ben, olduğum en iyi halimdeydim. Kendimden memnun olduğum, derimin ruhuma dar gelmediği, derindeki nehirlerimin coşkuyla akacak yataklarını bulduğu düzlemlerdeyim. Özgürlüğümdü aşk, özgürlüğümdü tutku. O bendim.
Parfüm kompozisyonları, moleküllerin dansı, tıpkı sözcüklerin şiiri var ederken ki dansları gibiydi. Sürekli aşk, sürekli pratik gerektiriyordu. Ömrüm boyunca da fiilen hem dans etmeye, sözcükleri ve molekülleri dans ettirmeye, ilhamın melekleriyle kurduğum lisanımı geliştirmeye devam etmek istiyorum.
A TT ILA Parfüm, Mart 2023 içinde sizlerle buluştu. Chypre tarzda yapılandırılmış maskülen bünyelere kanaatimce daha uygun bir parfüm. En azından yaratıcısı olarak, “benim için bir erkek nasıl koklamalı” sorusuna verdiğim birkaç cevaptan biri o. Gerçek, derinlikli, incelikli nüansları olan, yoğun naturel bileşenleriyle özgün formülünün omuzlarında yükselip, ardında nerede rastlarsanız tanıyacağınız o melodisini bırakarak ilerleyen bir kimlik A TT I LA
Bir kullanıcısı, feminen olmayan, temiz, meyveli – çiçeksi bir vetiver, doygun, zengin, güçlü bir alt yapıyla birlikte teni fethediyor adeta, diye yazmış… Çok sorulduğu için: Erillerin sevildiği, anlaşıldığı, onurlandırdığı bir dünya, daha temiz, daha sevgili, daha barış dolu bir dünya olabilir inancındayım, o sebeple o not çıkar kutudan.
Sırada Chi-y ve Lailla Parfümlerim var.
Parfümlerimde siz eğer kendinizden bir ses, bir renk, bir nefes yakalarsanız, bilin ki çoğunuz benim kadar Ali MacGraw hayranı olmuş, Love Story filmini bir kaç kez ağlaya ağlaya izlemişsinizdir. Google yapıp, acaba Ali hangi parfümü kullanmaktadır? diye araştıranlardan olabilirsiniz. Bir başka sahnede, George Michael şarkılarını ardı ardına dinleyerek beyninizin bolca dopamin üretmesine farkında olmadan neden olmuşsunuzdur. O şarkıyı duyunca içiniz hala titriyorsa, eh sebebi biraz George hüznü, biraz da Amigdaladır işte. O yanar döner disko topu altında dans ediyor, geçmişin bir türlü sararıp solmayan bahçelerinden, sert rüzgarlı tepelerinden, ılık denizlerinden, sonsuz kumsallarından ara ara geçiyor olabilirsiniz. Edebiyat, şiir, sinema… sanatın her alanında, her yaratımda yada günlük hayatın en sıradan anlarında, yaşınız kaç olursa olsun, sebepsiz gibi görünen, sizi bir şekilde durduran, ele geçiren, yüreğinizi kıpırdatan şeyleri, sizi, beni, bizi yakalayan o çat kapı! anlarını yansıtmaya çalıştım parfümlerimde özetle. “Bir yerlerden tanışıyor muyuz biz?” hissini verebilirsem size, ne mutlu bana.
Geçmişimizin, L.P. Hartley’in dediği gibi, pek çok şeyi farklı yaptığımız, adeta şimdi yabancısı olduğumuz o masal ülkelerimizin, hafızamda yer etmiş hatıralarının, yada unuttuğumuz detaylarının beynin muhteşem yapısı sayesinde çağrışımlar halinde moleküllerle yeniden vücut bulması üzerine birer hikaye aslında her bir parfümüm, siz de bunu bilerek, hissederek, sevinçle kullanın isterim.
Çocukluğunu, genç kızlığını 70’lerin, 80’lerin Ankara’sında geçirmiş, biraz dünya görmüş, 90’ların sonunda İstanbul’lu olmuş bir kadın, bir avukat ve şimdi de küçük bir parfüm evi girişimcisi olarak elbette söyleyecek çok sözüm, şiirim, hikayem, masalım, derdim var. O sebeple de ifadeye ihtiyacım var.
Çok şükür demeliyim sanırım; tutku, hikâye ve ifade yolunda bireysel ve kolektif zenginliklerden yararlanabilmeyi fark etmiş, deneyimleyebilmiş durumdayım. Bir dostum sormuştu: sen aşkını buldun mu? Sanırım, evet, şu an bizim şarkımızı söylüyorum değerli okur.
Dünyanın tüm sabahlarına penceremi açmama, kendimi görmeme, inançla ve sevgiyle bana el vererek yardımcı olan herkese selam ve teşekkürlerimle.
Gamze Seher Döşeyen
Amigdala Sentimental Perfumes